Temel Bilgiler: Buz Irmakları

Dünyanın en güzel manzaralarından bazıları, binlerce yıl önceki buz hareketleri sonucunda oluşmuştur.

Dünya yüzeyinin büyük alanları hareket halinde! Bu, dünya çapında felaket haberi veren bir gazete manşeti değil, yüzbinlerce yıldır devam eden bir olaydır. Buzullar gezegenlerimizin yüzeyinin yüzde onunu kaplamakta ve bazıları da saatte bir metre hızla hareket etmektedir.

Yüksek dağlık bölgelerde bu çok eski buz kütleleri, ırmak yataklarının en üst noktasında “buzyalağı” adı verilen amfiteatr benzeri oyuklarda “yaşam”larına başlarlar. Kışın yağan kar yazın eriyenden daha çok olursa, kâğıt destesi gibi kat kat yığılmalar olur. Bu 15 metre kadar yükseldiğinde üstte sıkışan tabakların basıncı ile “yavru” buzulun altındaki kar tabakası değişmeye başlar. Önce çok küçük kar topu taneciklerine, daha fazla basınçta ise yoğun buz kristallerine dönüşür.

Buzulu harekete geçiren son değişim, basıncın artışından ötürü buz kristallerinin basınçlı erime noktasına gelmesidir. Erimiş su, yer ile buzul arasında yağ tabakası gibi bir su tabakası oluşturur. Yer çekiminin etkisi ile buzul yatağından aşağıya kaymaya başlar.

Buzullar yeryüzünün en güzel manzaralarını oluşturmuşlardır. On bin yıl önce sonra eren son buzul çağı (Pleyistosen), Kuzey Amerika Kayalık Dağlarını, İskandinavya ve Avrupa Alplerini şekillendirmiştir.

Dağ yamacından aşağıya hareket eden buzul, kazı yapan dev bir maden ocağı makinesi gibi kaya parçalarını, çamur ve çakılları yerlerinden sökerek ilerler. Kayaları kırıp yüzeylerini parlatır ve soktuğu maddeleri tabanına katar. Döküntü ve birikintiyi, kar temizleme makinesi gibi yatağından aşağıya sürükleyerek buzultaş sırtlarının her iyi yanına yığar.

Binlerce yıllık buzul hareketi, “V” biçimindeki eski nehir yatağını aşındırarak klasik, geniş tabanlı “U” biçimindeki yatağa dönüştürmüştür. Buzlar eridiğinde gördüğümüz manzara da bu olacaktır.

Alplerdeki tipil bir buzulun kesiti. Buzdan bir ırmak gibi hareket eden ana vadi buzulu, yan vadilerden küçük buzullarla beslenir. Buzullar birbirlerinden oldukça farklı hızlarda hareket ederler. Saate 1 metrelik hızlara çıkabilirler

Pleyistosen Devri

Buzul çağının en güçlü devri Pleyistosende Avrupa ve Kuzey Amerika’yı buzlar kapladı. Buzlar eriyince görülmüştür ki buzulların etkisi yalnız yeryüzünün biçimini değiştirmekle kalmamış, “roches moutonnees” gibi garip olgular da yaratmıştır.

Bunlar 3-4 metre boyunda birkaç ton ağırlığında ve yerel kaya türlerinin çok farklı olduğu yerlerde bulunan taban kayalarıydı. Akla gelen ilk açıklama, buzulla sürüklenip, buzulun eridiği yerde kalmış olmalarıdır. Bu kaya parçaları yerlerinden nasıl sökümüşlerdi? En yumuşak kayalar bile buzul tabanındaki buzlardan çok daha serttir. Bir görüşe göre, aşırı soğukla çatlamalar olmış ve buzul hareketi ile tabanda bu parçalar kırılmışlardır.

“Roches moutonnees”, bunları ilk kez gören bir 19.yüzyıl gözlemcisinin dedigi gibi, yağa bulaşmış perukayı andırıyordu. Yuvarlak kısmı, buzulun hareketi ile parlaklaşmış bir kubbe kesitine benzer. Dikey kısımları ise kırıldıkları zamandan çentikli kalmışlardır.

Çok Derin Buzlar

Buzulların yeryüzüne etkileri değişik olur. Grönland ya da, Antartika’nın derinlikerinde yerkabuğuna varan derin buz kütleleri vardır. Çevreye etkileri azdır ve erime sularından değil binlerce yılda buz kütlesinin içinde meydana gelen değişimin sonucudur bu etki.

Ama ılıman iklimlerde buzullar dağlar da ya da deniz kıyılarında kısa zamanda hızla hareket ederler ve manzarayı daha kolay değiştirirler.

Bir buzulun gücünün hesap etmek kolay değildir. “V” biçiminde “U” biçimine dönüşen bir vadide eksilen kaya miktarını buzullaşmanın aldığı zamana bölerseniz, erozyon hızı hakkında bir fikir edinebilirsiniz.

Buz tabaklarının kalın olduğu ve geniş bir alan kapladığı yerlerde gözle görülemeyen bir olay olur: buzul “yüklenmesi”. Bir tuğlanın peltemsi bir sıvı içine atılışının ağır çekim görüntüsü, kutup buz kütlerinin Grönland ve Antartika’da yerkabuğuna yağtığı “yüklenme” etkisi hakkında bir fikir verebilir. Yerkabuğının üstündeki her 900 metrelik kara karşolık yerkabuğu, üstteki buzun aşırı ağırlığından ötürü birkaç bin metre daha derine gitmiştir.

Şimdi filminizi geriye oynatın: “yüklenme” etkisinin tersine işlemesine tanık olacaksınız. Buzlar eriyince yerkabuğu eski şekline döner. Bugün Kuzey Amerika, Iskandinavya ve Britanya Adalarında bu olaya rastlıyoruz. İskandinavya’nın Bothnia Körfezinde yerkabuğu yüzyılda 88 santimetre yükselmektedir. “Yük atma” olayı tamamlanıncaya kadar 180 metre daha yükselme olacaktır. Stockholmlüler yeniden bir yüklenme olayına tanık olabilmek için yirmi bin yıl daha bekleyecekler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir