Esrar Tıbbın Hizmetinde
Amerika’da bir kanser hastanesindeki genç hastalar gizlice esrar içmeye başladıklarında, dert ortaklarına, kanser tedavisinin yan etkileriyle mücadele etmelerine yardımcı olacak bir ilaç sağladıklarını bilmiyorlardı.

Kanser hastalarının uyuşturucu içmelerinin dolaysız bir sonucu olarak, kenevirin bilinmeyen bir tıbbi özelliği ortaya çıktı. İlaç şirketleri de, milyonlarca dolarlık araştırma programları içinde ilacın sentetik biçimlerini denemeye başladı.
Yeni, kenevir türevi ilaçların asıl yararı, kanser tedavisinin yan etkileri olan mide bulantısı ve kusmayı kontrol edebilmesidir. Bu ilaçların ağrı kesici olarak da yararlı olabilecekleri sanılmaktadır.
Dünyanın çoğu ülkesinde bugün kenevirin kendisi yasak olmakla birlikte, ilaç olarak çok uzun bir geçmişe sahiptir. ABD ve İngiltere’deki hekimler, bu bitkinin alım ve satımını yasaklayan, 1930’larda çıkan yasaların karşısındaydılar. Denenmiş, sonuçları görülmüş bir ilaçtan yoksun kalacaklarına inanıyorlar.
Halk Hekimliği
Kenevirin halk hekimliğinde kullanılışı çok eskilere dayanır. Özellikle Hindistan, Çin ve Ortadoğu gibi, kızgın güneşin, bitkiyi ilacı içeren kokulu reçineden bol miktarda üretmeye teşvik ettiği yerlerde. Bunun bir ilaç olarak potansiyeli üzerinde ilk çalışan Batılı hekimlerden biri, 1830’larda Bengal’de araştırma yapan İrlandalı W.B O’Shaughnessy’dir.
O’Shaughnessy, yerli Hindu ve Müslüman üfürükçülerden bitki hakkında bilgi edinerek, kenevir özlerini hayvanlarda ve insanlarda denedi; ve etkili bir ağrı kesici ve yatıştırıcı olduğunu saptadı.
19.yüzyılın sonlarında kenevir topta yaygın olarak kullanılıyordu. Öyleki, 1930’da günün en seçkin hekimlerinden biri olan, Londra Kraliçe Tıp Kolejinin başkanı ve Kraliçe Victoria’nın hekimi J.Russel Reynolds, The Lancet adlı tıp dergisindeki makalesindek, hintkeneviri, saf olarak ve dikkatle verildiğinde, sahip olduğumuz en değerli ilaçlardan biridir, diyordu. Dr. Reynolds, hintkenevirini başka şikayetlerin yanı sıra, migren nevralji, gut, astım, uykusuzluk ve aybaşı ağrıları için öneriyordu.
Buna karşın, kenevir kısa sürede iyi şöhretini yitiriverdi. Asya ve Amerika’da yaşayan yoksul insanların, kendilerini bu bitkiyle zehirlemeleri, kamuoyunda olumsuz yankılar uyandırıyordu. Bu nedenle, ilaç şirketlerinin tanıttığı yeni sentetik ağrı kesiciler ve psikiyatrik ilaçlaryaygınlık kazanmaya başladı. İlaç üreticileri, sentetik ilaçlar yeğ(hepsinden daha iyi diye düşünülüp seçilen, daha iyi, daha üstün sayılıp uygun bulunan.) tutuyorlardı. Çünkü bunların patent hakkını alabiliyorlar; ve dolayısıyla daha fazla kâr edebiliyorlardı (oysa ki kimse bu bitkinin patentini alamazdı). Hekimler de sentetik ilaçları yeğlediler; İlaçlardan daha duyarlı olarak ölçülebiliyordu.
Hekimlerin, esrarın iyileştiricci özelliklerine yeniden ilgi göstermeye başlamaları 1971’de oldu. Bu yıl içinde, ilacın araba sürücüleri üzerindeki etkilerini araştıran iki Amerikalı hekim, R.S. Hepler ve I.M. Frank, etkilerden birinin gözdeki sıvı basıncını düşürmek olduğunu buldular. Bu oldukça önemliydi; çünkü esrarın gözdeki glokom hastalığının tedavisinde kullanılabileceği anlamına geliyordu. Glokom hastalığı, körlüğe neden olabilen ve basınç artışından ileri gelen bir hastalıktır.
İlacın yasaklanması, insanların bunu zevk için içmelerini durduramamıştı. 1970’lerde esrar kullanan milyonlarca genç arasında, Boston’daki (ABD) bir grup kan kanseri hastası vardı. Esrarı, önceleri zevk için alıyorlardı; fakat kısa bir süre sonra kanser tedavisinde kullanılan ilaçlarının neden olduğu mide bulantılarını azalttığını gördüler. Kanser ilaçları, hayat kurtarıcı nitelikte olmakla birlikte, hastalarda sürekli bir mide bulantısı yapabiliyor (bazı hastalar günde 20 kes kusmak zorunda kalır). Bu mide bulantısını kontrol edebilecek herhangi bir şey, kanser hastalarını büyük bir sıkıntıdan kurtaracaktı. Genç hastalar bunu açıkladılar. O da hemen esrar üzerinde incelemelere başladı.
Esrarlı Sigara
Geçen 8 yıl içinde, Amerika’daki kanser hastanelerinde yapılan çeşitli çalışmalar esrarın yalnızca mide bulantısını azaltmayıp, bunun yanında iştahı arttırdığını ve uyumayı kolaylaştırdığını saptadılar.
Deneylerin çoğunda hastalara tetrahidrokannabinol(THC-bitkiden elde edilen madde) veriliyordu. Bunun yanında, bazı araştırmalar bitkinin yapraklarını sararak içmenin de etkili olabileceğini öne sürüyor. Bu başarı, ilaç üreticisi Pfizer’i THC ile aynı etkiye sahip sentetik bir ilaç geliştirmek için harekete geçirdi. Bu ilaç, hekimler için yasal güçlükler getirmeyecek -böyle umuluyordu- ve esrarın zihinde yaptığı etkiyi yapmayacaktı. İlaç, Levonantradol, bitkiden değil -bütün sentetik ilaçlar gibi- organik maddeleri, benzeri bir molekül oluşturmaya yönelterek üretiliyor.
Sentetik İlaç
Levonantradol, THC’den tümüyle farklı bir kimyasal yapıya sahip ve hâlâ ABD, İngiltere ve Batı Almanya’daki kanser merkezlerinde denenmekte. İlaç, aynı zamanda, esrardan daha önemli bir mide bulantısı/kusma kesici etkiye sahip olabileceğini düşündüren farklı farmakolojik özellikler gösteriyor. Levonantradol’ün gelişiminin izlenip izlenmeyeceği belli değil. Elde edilen büyük miktarda klinik bilgi üzerinde çok dikkatli bir çözümlemeyle, ilacın gerçekten yapıldığı amaçlar için yeterli olup olmadığı saptanmaya çalışılıyor. Denemelerin ilk sonuçları umut verici gözüküyor. Görüldüğü kadarıyla, Levonantradol, mide bulantısını kesmekte THC’den daha etkili; ancak ilacın esrarın zihne yaptığı etkiye benzer bir etkisi olduğu sanılıyor. Bu araştırmacılara göre, bazı hastalar ilacın yarattığı düşsel ortamdan, algılamadaki ve ruhsal durumundaki değişikliklerden hoşlanıyorlar; öte yandan diğerleri(özellikle daha önce esrar içmemiş olanlar) için bunlar önem taşımıyor. İlaç verilen bir Alman hasta “Benliğim hemen arkamda duruyor” diyerek hekimini epey şaşırtmıştı.
Levonantradol’un ağrı kesici özellikleri, ağrılı kanser hastaları ve ameliyattan yeni çıkmış hastalar üzerinde yapılan testlerle ortaya çıkarılmıştır. İlaç, morfin gibi enjekte edilebiliyor ya da ağızdan alınabiliyor. Enjekte edidiğinde çok daha düşük dozlar verilebiliyor; fakat bazı hastalar ağızdan almayı yeğliyorlar çünkü enjeksiyon acı veriyor.

Yukarıda Kenevir bitkisinin 1887’de yayınlanan anatomisi. (A) Erkek bitki. (B) Çiçek açan dişi bitki. (1) Erkek çiçek başı. (2) ve (3) Polen taşıyan ercikler. (4) Polen taneleri. (5) Koruyucu yapraklı dişi çiçek. (6) Koruyucu yapraksız dişi çiçek. (7) Dişi çiçeğin dikey kesiti. (8) Koruyucu dış kabuklu tohum. (9) Kabuksuz tohum. (10) Tohumun yandan görünüşü. (11) Tohumun yatay kesiti. (12) Tohumun dikey kesiti. (13) Tohumun iç kısmı.