Bilimin Gözünden Pazılar
Derimizin altında eşit değiliz. Bilim adamları kas gücünü keşfederken bazı şaşırtıcı sonuçlarla karşılaşıyorlar.
İnsan yapısı tipik bir makineye ağır ve giderek artan kapasitede iş yapacak olurlarsa, güç ve boyutları iki hatta üç misline ulaşacaktır. Vücut geliştirme sanatı, yaşayan dokuların dikkate değer özelliklerini, zorlamalardan yararlanma yeteneğini gözler önüne sermektedir.
Vücut geliştirenlerin amacı, bu olguyu kas hacimlerini geliştirmek için kullanmaktadır. Bunun için kullanılan yöntemler oldukça basit olmakla birlikte, biyokimyasal mekanizma içine girdiğinde olay son derece karmaşık bir hal almaktadır.
Kasların güç ve boyutunu tespit eden aktin ve miyozin molekülleridir. Bütün proteinler gibi aktin ve miyozin de, hürenin genetik malzemesinin (DNA) yönetimi altında, vücudun yapı taşları olan amino asitlerden oluşmuşlardır. Bu süreç, hücre çekirdeği içindeki DNA’nın ilgili bölümlerin (genlerin) yorumlanmasıyla başlayıp, amino asit zincirlerinin fiilen birbirine bağlanmasıyla biter bir kaç aşamada tamamlanır. Sürecin her aşaması, hücrelerin içindeki çeşitli düzenleyici maddelerin denetimi altında gerçekleşir, bu maddeler protein üretimini hücrenin gereklerine uyarlar. Bazıları protein sentezini kolaylaştırırken, bazıları da tan tersini yaparlar. Vücut geliştirmenin özü, kas hücrelerinin kimyasal dengesinin, uyarıcı maddeler lehine değiştirilmesidir.
Son zamanlarda insan kası lif örnekleri üzerinde yapılan deney tüpü incelemeleri, belli amino asitlerin kas proteinlerinin oluşumunu hızlandırmada gerçekten de etkin olduğunu göstermiştir. Glikozun hücreye aktarımını çabuklaştıran insülin hormonu benzeri bir etkiye sahiptir. Yeterli miktarda amino asit ve enerji sağlandığı taktirde kas büyümesi kaçınılmazdır.
Vücut geliştirenler, bu amaca ulaşmak için, egzersiz ve diyet adı verilen iki strateji uygulamak zorundadırlar. Bazıları bir üçüncü strateji daha uygulama yoluna giderek, protein sentezi için doğrudan uyarıcı görevi yapan ilaçlar da alırlar. Tek başına bu üç stratejiden hiçbiri etkili olamamakla birlikte bir arada uygulandıkları taktirde son derece olumlu sonuçlar alınabilmektedir.
Protein Düzeyi:
Bundan sonraki yemeğinizin başlıca amacı, besinden alınan proteinle kandaki amino asit düzeyini yükseltmek olmalıdır. Oturarak çalışan ortalama bir işçinin günlük besin tüketimindeki protein oranı %10 – 13 tür. Vücut geliştirmek isteyen biri bu miktarın en az iki katı protein alması gerekir. Bazıları, günlük besinlerinin yarısını protein olarak almaktadırlar.
Rejim ve egzersizi bir yana bırakacak olursak vücut geliştirmek için en önemlisi etkenlerden biri, belki de en önemlisi hormonların, özellikle androjen hormonlarının kas, büyümesinde doğrudan uyarıcı etki yapmaktadırlar. Kas liflerine kan yoluyla giren bu hormonlar, kas protein sentezini yöneten genleri harekete geçirmektedirler. Erkek vücudundaki androjen düzeyi ve ürünü kadınlara oranla çok daha fazladır ve bu da kadınların vücut geliştirmesini zorlaştıran etkendir.
Not: Kadınlar vücut geliştirme yarışında asla erkekleri geçemezler. Kalpleri daha küçük oksijen taşıyıcı hemoglobinleri ve kas liflerini güç üreten “mitokondria” daha azdır. Erkeklerde, kas hacmini genişleten temel unsur testesteron otuz kat daha fazladır.